|
#1
|
||||
|
||||
Türkiye'de Magandalık Neden Artıyor ?
Türkiye’de son yıllarda artan bir oranda yazılı ve görsel basında magandalık üzerine haberler okumaktayız. Maganda gerçekten kimdir, ne yer ne içer, nasıl ve neden maganda olunduğu merak konusudur. Türkiye’de magandalık kavramı, öncelikle hızlı sanayileşme döneminde sınıf atlayanların yeni ekonomik statülerini özümseme ve onun gerektirdiği davranışları gösterememe hali olarak tanımlanmaya çalışılmıştır. Ancak gelişen olaylar, magandalığın zamansız sınıf atlamaya özgü bir davranış kalıbından çok daha kapsayıcı olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda magandalık; bireyin kendini görsel, fiziksel ve güç merkezli ifade etmesi veya tersinden bakıldığında ise bireyin davranışlarında zarafetin, aklın, içselliğin, erdemin ve mantığın son derece sınırlı yer alamsı olarak da ifade edilebilir.
Maganda, Türkçe sözlükte; görgüsüz, kaba, anlayışsız, terbiyesiz ve uyumsuz kimse olarak tanımlanmaktadır. Magandanın bu kadar kapsamlı tanımı dahi, yaşanan olaylar karşısında yüreğimize su serpmekte ve ferahlatamamaktadır. Evinizde otururken ziyaretinize gelen davetsiz bir kurşunun, sadece maganda kurşunu ile anlatılması çok eksik ve yavan kalıyor. Maganda aynı zamanda katil, aynı zamanda zavallı ve cahil gibi birçok sıfatı da hak ediyor. Bir kurşunun öldürdüğü biçarelerin haberlerini okudukça, arkasındaki maganda zihniyetine teröristten daha fazla lanet yağdırmak gerekmektedir. İşin en kötü tarafı ise, magandanın attığı kurşundan sonra mağdur ile ağlaması, pişmanlık duymasına rağmen, tüm bunlardan ders çıkarmak yerine aynı davranış serisine devam etmesidir. Bu adeta bir ritüel. Bu açıdan magandalar seri katillere daha fazla benzemektedir. Zira seri katiller, aynen maganda vakalarında olduğu gibi maktullerinin cenazelerine genelde katılırlar ve onların ailelerine baş sağlığına giderler. Magandaların ruh halini araştırmak için geniş kapsamlı bir enstitü kurulmalı ve bu enstitü her türlü mali olanaklarla donatılmalıdır. Toplumda birçok maganda kategorisinin olduğu kuşkusuz doğrudur. Ancak bu yazının ağırlıklı ele aldığı, kurşunların arkasındaki magandalardır. Gece yarısında müziği kendisiyle birlikte herkese dinleten, tüm ses sınırlamalarını aşarak komşularını rahatsız etmenin umursamazlığında olan zavallı ve bencil magandadan tutun da trafikte tüm araçları tehlikeye düşürme pahasına zikzak çizen magandaya kadar birçok kategoriden bahsetmek mümkün. Tüm bu maganda grupların ayrı ayrı ele alınması gerekir. Magandaların kurşununa hedef olan masumların haberleri ‘serseri kurşunların hedefi olan’ gibi cümlelerle kamuoyuna sunulur. Kurşun neden serseri olsun ki? Cansız bir metal parçasının akıl gerektiren bir davranışla nitelenmesi yanlıştır. Serserinin, serseri kurşunun arkasındaki kaba, cahil ve bencil kişiliğe sahip magandanın ta kendisi olduğunu her defasında açık yüreklilikle ortaya koymak durumundayız. Maganda davranışları, basit nitelemelerle ve durumu hafifletici tanımlamalarla anılmamalı. Tetiği çekenin, cani, vahşi ve insanlık dışı olduğu hep bir ağızdan haykırılmalıdır. Maganda sadece kaba ve cahil değil, aynı zamanda son derce sorumsuz ve düşüncesizdir. Zira tetiğini ateşlediği kurşunun nereye gideceği onu ilgilendirmez. Maganda davranışlarının nasıl sorunlara yol açacağı bilincine de sahip değildir. Bu açıdan bakıldığında maganda, beyinsel olarak da özürlü sayılabilir. Maganda duygusal olarak da son derece hastalıklı bir bünyeye sahiptir. En aciz bir yaratığın dahi ateşleyebileceği bir mekanizmayı harekete geçirerek, bir başarıya imza attığını düşünecek kadar hastalıklı bir ruh haline sahiptir. Bu hastalıklı yapı magandanın güç ve kudret algısındaki yanılgıdan kaynaklanır. Maganda açısından en önemli güç; görsel, kaba ve en fazla gürültü çıkaran şeylerdir. Onun beyinsel fikir jimnastiklerine, estetiğe, zarafete ve insanı merkeze alan değer yargılarını düşünecek zamanı yoktur. Manganda hep kaba kuvvetten hoşlanır ve kendinden daha kabasını bulduğunda ise tam bir şahsiyet fukaralığı yaşar. Bunu onun tüm davranışlarından görebilirsiniz. Başkasını ezme sırası kendine geldiğinde ise hiç acıması yoktur. Magandanın dünyasında insan erdemleri, demokrasi, hukuk ve benzeri evrensel kavramlar hiçbir zaman yer etmez ve edemez. Magandanın bu kavramları bazen kabul ettiğini itiraf etmesi sadece bir yanılsamadan ibarettir. Zira maganda, yaşamda hiçbir anlamlı soruya yanıt aramamıştır. Magandanın içselleşmeye, kendi derinliğine inmeye hiç zamanı yoktur. Onun bütün çabası dışa yönelik şovlarla sınırlıdır. Bu açıdan maganda dışa yönelik yaptığı tüm faaliyetleri ve başkalarına zarar verici tüm davranışları sadece gücünün ispatına yaradığını düşünür. Eğer öyle olmasaydı, neden gecenin bir yarısında yüksek sesle dinlediği her şeyi kendinden başka herkese duyurma gereği hissetsin ki. Neden çocuğuna alması gereken sütün parasından, okul giderlerinden kesinti pahasına silahlanıp gürültü çıkaran kurşunlar atsın? İç derinliği son derece sığ olan maganda, dışa yönelik gürültüye aşk derecesinde bağlıdır. Magandanın marazi ruh hali, gürültünün gücüne inanmasının magandalar dünyasında ayrı bir yere sahiptir. Bu yönüyle magandaların güce tapışını, kendinden daha fazla gürültü çıkaranlar karşısından sus pus oluşunu ve kaba gücün, ya ezeni ya da ezileni olan kişiler olarak karşımıza çıkışını görmekteyiz. Dolayısıyla erdem, etik, demokrasi, hukuk, insan hakları gibi evrensel değerler, magandaya son derece yabancıdır. Hatta magandalar, cehaletlerinden dolayı çoğu defa bu evrensel değerlere düşmandırlar. Maganda açısından her şey güçle çözülebilir görülmektedir. Magandanın güce tapan yapısı ve her şeyi görsele indirgeyen bayağılığı onu daha çok güç simgelerine yatırım yapan hale getirir. Maganda çocuğuna kitap yerine silah alır, iri puntolu ve bol resimli gazeteleri okumak onun için gelinebilecek en son entelektüel düzeydir ve mermi almak her zaman daha caziptir. Bu açıdan yaşam, onun için çok sayıda düşmanlarla boğuşulması gereken bir kavga sürecidir. Mangandaya yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu anlatmak, sağır bir kişiye şarkı söylemek, kör bir insana tablo göstermek, duygusuza aşktan bahsetmek gibi beyhude bir çabadan ibarettir. Zira magandanın gönlü, gözü ve kulağı gerçekler karşısında kapalıdır. Tüm bunlara rağmen magandanın bilinçaltına yönelik çalışmalar yapılabilir. Bu çalışmalar önce ailede başlamak üzere, okulda, toplumda, siyasette, tiyatroda ve sinemada geliştirilip pekiştirilebilir. Bu kadar cinayete rağmen magandalar, sokaklarımızda yürümekte, kapı komşumuz olarak yaşamakta ve trafikte gündelik yaşamımızın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Onları düğünde, dernekte, asker yolculuğunda, maçta ve benzeri tüm etkinliklerde görmek olasıdır. Onların şerrinden ve cehaletinden kendimizi korumak için her kurşun sesinde kendimizi sütre gerisine atmaktayız. Ancak kurşunun-sesten, aptalın-akıllıdan daha hızlı olduğu günümüzde, birçok yaşam kaybedilmektedir. Görünür magandanın yanında, kendini kamufle eden magandanın da toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamımızda önemli yeri vardır. Peki magandaya karşı duyarlı, akılcı ve doğru bir mücadele tarzı nasıl olmalıdır? Önce magandalar konusunda duyarlı olanların öne çıktığı bir platformla buna başlanabilir. Bir başka yazıda ise “maganda karşıtı mücadele manifestosu’nu ” irdelemek üzere akıl, ruh ve beden sağlığınızın magandalardan korunduğu günler dilerim. ALINTIDIR |
Reklamlar |
|
#2
|
||||
|
||||
Ülkemizde uzun süredir toplum huzurunu bozan bir yığın var..Bence buna şuan şaşırmak geç kalınmışlıktır..Dizilerle, siyasetle, sosyal medyayla vb insanları yönlendiriyorlar..Zaten bizim insanımız çok müsait yönlendirilmeye..Başımdan geçen ufak bir örneği anlatayım;
2009 yılında arkadaşımı almak için Balıkesir Otobüs Terminaline gittim..Saat sabah 6 falandı..O dönemde Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde bir karakter vardı adını unuttum ama her sahnesinde şöyle diyordu "Yılmaz bu nedir ?" yanında ki adamda "odundur ağam diyordu" adam da "o zaman yakalım bunları" gibi bir şey diyordu..Neyse arabadan indim otobüsü bekliyorum karşımda 5-6 kişi yere oturmuş kafayı buluyolar..Bahsettiğim repliği tiyatro sahnesi gibi birebir bana okudular Ben magandalığı sadece eline silah alıp ateş eden biri diye düşünmem..Ben kız arkadaşımla yolda yürürken bakan ayı da magandadır..Yolun ortasında bağıra bağıra küfür edenlerde magandadır..Şahsen bu tiplerden kurtulacağımızı hiç sanmıyorum.. |
#3
|
||||
|
||||
Bu güzel yazı için teşekkür ederim. Kaynağı gerçekten çok merak ettim. Son derece yerinde tespitler yapılmış.
---------- Spam Engelliyici 09:58 ---------- Önceki Mesaj 09:02 ---------- Şimdi 2 küçük çocuk düşünelim. Çocuklardan bir tanesi parkta topuyla oynayan başka bir çocuğun yanına gidiyor. "Merhaba, ben de seninle top oynayabilir miyim" diyor. Diğeri bağırmaya başlıyor. "VRAUVRRRRRURURURUVREVREVREVLE". Bu küçük misalde görünen o ki bir aile çocuğuna zaman ayırmış, ilgilenmiş, doğru iletişim kurmayı ve nezaketi öğretmiş. Diğerinde ise durum oldukça vahim. --Bir çocuk düşünün daha okuma yazma öğrenmeden ana avrat küfür etmeyi öğreniyor. Küfür ettiği için de ailesi ve çevresindekiler "helal olsun adamımsın" diyor. --Arkadaşlarıyla sürekli kavga halinde. Kavga edip dayak yediği zaman bir de anne babasından dayak yiyor. --Aynı çocuk okulda yere düşen kız arkadaşına yardım etmek yerine saçın tutup yerde sürüklemeyi tercih ediyor. --Hayvanlara işkence ediyor. Tüm bunların üzerine korku ve güç temeli üzerine oturtulmuş bir aile yapısı. Gelen şikayetlere kulak asmayan umursamaz bir anne baba profili. İletişim becerileri gelişmediği için yalnızca kavga edip çevresine zarar verdiği zaman farkedilen bir çocuk zamanla gittiği yolun doğruluğuna kendisini inandırıyor. Akabinde güç ve korku temelli arkadaşlıklar başlıyor. Sonuç Malum. |
#4
|
|||
|
|||
İdam kalktı !!
|
#5
|
|||
|
|||
Sadece Türkiyede değilki tüm dünyada artıyor
|
#6
|
|||
|
|||
avrupa insan hakları sözleşmesini fesh et, suçu kesinleşeni 3 yıl yatıracağına 3 hafta ıslat ıslat döv, eziyet et, aç susuz yatır üstüne bir de eşşek gibi çalıştır bak ülkedeki suç oranı nasıl azalıyor.
|
#7
|
||||
|
||||
Yaşam standartlarının düşmesi en önemli nedendir kesinlikle
|
Şu an bu konuyu okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|